Kimyası bozulmuş dedik ya, bizce bir tık daha ileri gitmiş, ağzı iyice bozulmuş garibimin..

Allah ıslah etsin, tâbi kolay değil kendini başkalarını iftira atarak düzgün sanıyor. Geçmişini biz birazcık hatırlatınca kafa gitti. Küfüre sarıldı zavallı, bu gibi durumları bir uzman şu şekilde açıklıyor. .

Psikiyatri Uzmanı  Dr. Onur Okan Demirci, “Kişi haksız olduğunu kabullenemediği durumlarda hakaret yolu ile bu duygusunu bastırmaya çalışabilir. Haksızlığı ile yüzleşeceği korkusu ile durumu örtmeye çalışarak hakaret yoluna başvurabilir. Söylenen bir yalanın ortaya çıkma endişesi ile kişi öfke kontrol sorunu yaşayarak karşısındakine hakaret etme yolu ile durumu geçiştirmeye ve baskın hale gelme çabası içine girebilir”..

Bizden araştırması, daha iyi bir uzman bulursa ona gitsin, biz elimizden geldiğince teşhis koyduk..

Yine konumuzla alakalı geçmişi bu güne bağlayan bir haber geçti elimize, okuyunca sizde anlayacaksınız, Sandıklı üzerinde oyun oynayan kişi az buçuk bir kişi değil..

TGRT HABERDEN Cem KÜÇÜK Gazeteci Yazar 05 May 2013, Pazar günkü yazısında;

‘Özel Harp Dairesi”nden Sabri Yirmibeşoğlu, iş dünyasından Kemal Horzum, basın dünyasından Erol Simavi, ANAP içerisinden yedi ismin şebekenin emirleri doğrultusunda Özal suikastini organize ettikleri iddia edildi. Tetikçi Demirağ tıpkı Horzum gibi Afyonlu. Demirağ”ın kullandığı silah İngiliz marka Scott Webley ve İngiltere”den özel olarak getirtilmişti.

Tamamen tesadüf eseri suikast başarısız olunca Özal bu şebekenin izlerini buldu. Ama gücünün yetmeyeceğini anlayınca geri adım attı..

Bu bilgiler buzdağının sadece görünenleri. Devletin içinde yer etmiş şebekeler siyaseti ve ekonomiyi istedikleri gibi dizayn ettiler. Diğer gerçekler de zamanla ortaya çıkacaktır” diye tespiti ortaya koymuş..

İnsanlar küçük dillerini yutacak değilmi.

Işte Sandıklı’mıza zararı dokunmasın diye uğraştığımız kişi bu, ona verilebilecek en güzel cevap birlik olmaktır..

Müfterilere, hakaret ve küfürden başka söz bilmeyen kişilere inat, halkımızın birlikte olmaya, hakarete, iftiraya uğrayan kişilerin ve çalışarak üreterek ilçemize katkı sağlayan iş insanlarının yanında olmaya devam edeceğiz. O kirli ellerini ilçemizin üzerinden çekesiye kadar uğraşmaya devam edeceğiz.

Geçmişi karanlık bu kişinin ilçemiz üzerindeki kurduğu plan ve emellerine ulaştırmayacağız..

Sandıklı her konuda kendi kararını kendisi verir. Bir başkasını aklına ihtiyacı yoktur!..

Terbiyesizlikle kendisini düşüren kimseyi,Soydan gelen asalet YÜKSELTMEZ!  (Hz. Ali)

Sözü ne güzel oturuyor. Kinin nefretin öfken ne kadar büyük olursa olsun. İlçemizin kalkındığını insanlar görüyor.

Çalışan üreten Sandıklı’nın önüne ne sen geçebilirsin, nede senin ağa babaların.. Elinden gelini arkana koyma..

Eskilerden bir değim vardı;

“Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur!” ifadesini kullandık.

Özellikle genç okurlarımız bu tabiri bilmeyebilir.

Ne demektir bu?

“Hep aynı şeyleri tekrar ediyor, bir türlü kafa basmıyor, aklı o kadar işte ” anlamına gelen bir deyimdir bu…

Osmanlı döneminde, medreselerde Arapça öğretim yapılırdı. Arapça dersinin temeli de “Emsele bina” idi.

“Bina” Arapça dil bilgisinde fiillerin çatılarını, “Emsele” de fiil çekimi ve örneklerini içerirdi. Bu ders, medreseye yeni başlayan çocuklar için çok zorunlu idi..

“Bina” dersinde başarılı olanlar üst aşamalara geçirilirdi. Ancak o aşamalarda kafası basmayan öğrenciler geri çevrilip yeniden “Bina” okumaya mecbur edilirdi..

*  *  *

Bu durumdan yola çıkılarak zamanla halk arasında “Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur” sözü “deyim” haline gelmiştir.

Hep aynı duygu ile yaşamak tabi zor gelir insana, papağan gibi aynı cümleler, aynı oyun!..

Hayal kırıklığına uğradı garibim..

Neyse tez zamanda sağlığına kavuşur İnşallah..