Bilirsiniz her işin puştluğu vardır…

Bir işin sanatsal yanını değil de hileli kısmını öğrenme yoluna gidip, bu işteki bütün zafiyetleri, hileleri bilmek ve kullanmaya  “işin puştu olmak” denir..

İşin sanatsal yada etik yönünü değil de maddi getirisini hesap edenlerin, tercih yolu her zaman işin puştluğu olur..

Her zaman her işte örnekleri vardır..

Mesela;

‘Gazetecilik’ üzerinden gidecek olursak…

‘İddia ediliyor’ diyerek defalarca yazıp ortaya bir belge delil koymamak ve yazıp yazmamak için para istemek, gazetecilik mesleğinin puştluğudur..

Örnek verecek olursak;

Sucuk üretimi yapan bir firmayı ‘mekanik kıyma kullanıyor’ diyerek yazmak sonrasında arayıp yazmamak için para istemek..

Ya da, bir makam sahibini arayarak ‘linkini göndereceğim, laptopu al almazsan seni bitiririm’ deyip köşeden yalan yanlış yazmaya başlamak gazetecilik mesleğinin puştludur..

Bir başka örnek üzerinden gidecek olursak;

Bir belediyenin kapalı Pazar yerinin üstüne kuracağı güneş enerji panellerinin ihalesini ki, (bu 5 milyonluk bir ihale) Davet usulü ile belirli bir kişiye verilmesini istemek, bu istek yerine gelmeyince belediye başkanı ve belediye çalışanlarını hedef alarak yazmak bırakın işin puştluğunu puşt oğlu puştluğudur…

Daha daha örnek verecek olursak;

2010 yılında inşaat ruhsatı verilen Çini Sokaktaki inşaatın ruhsatı yeni verilmiş gibi haber yapmak…

CİMER üzerinden şikayete uğrayıp Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan gereğinin yapılması üzere resmi yazısı bulunan sundurmayı siyasi polemik yaratmak için sündürmek…

Üç beş siyasi puştun ağzıyla gerekli araştırmayı yapmadan kişi ve kurumlara iftira atmak…

Ömrünü yolsuzluk ve hırsızlıkla tüketip kendi hakkında binlerce soru var iken,  şimdi bir köşeden adalet dağıtıp yalan ve iftiralarına cevap istemek…

İsviçre’den hakkında açılan bir çok dava ve soruşturmalardan yargılanmamak üzere iade edilip kurduğu köşeden adalet dağıtmak…

İşin pisliğimi? yoksa puştluğu mu? ne dersiniz..

Hele hele ..

Bacak kadar boy, Adapazarı kabağından hallice, bir kafa helal bir lokma girmemiş, kursağı her türlü iftiraya dönen dili utanmak bilmeyen çehresi ile kişilere türlü türlü yakıştırmalarda bulunmasına ne dersiniz? İşin puştu olmuş deyip geçelim mi?

“Biz vatandaş adına soruyoruz ve cevap bekliyoruz”  demesine ne dersiniz?..

En büyük meziyeti milyon dolarlık banka vurgunu olan vatandaşın parasını hiç eden birisi, vatandaşın adına kime ne sorabilir?..  Böyle bir hakkı cüreti kendisinde nasıl bulur?..

Milletin bankasını dolandırmak hangi mesleğin puştluğu? Bilmem ama devletin basına gazetecilere tanıdığı bazı hak ve özgürlükleri kullanarak menfaat sağlamak maalesef bu mesleğin puştluğu!..

Evet her mesleğin her işin bir puştluğu var..

Ancak bunca puştluğa birde ahlaki ve dini kesitler katıp, kendi hayatına bakmamak ayrı bir arsızlık değil mi?..

Bir sonraki yazımda MUFY tekstil ile ilgili sorduğumuz sorulara neden cevap gelmediğini kaleme alacağım..