‘’İnsanların mutluluğu, neyi elde ettikleri ile değil; ne hissettikleri ile ilgilidir’’.

İnsan; biyolojik,psikolojik ve sosyal-kültürel aynı zamanda yaratılışı itibari ile mükemmel bir varlıktır.Mükemmel donanıma sahip olan insan huzurlu olmak ve yaşamak gayretindedir.Mutlu insanlar hem zihnen hem de beden huzurludurlar.Kendileri mutlu oldukları gibi ailesine ve etrafına da pozitif enerji yayarlar. İnsan biyolojik gereksinimlerini karşılayamadan fiziken ayakta durması ve yaşamını sürdürmesi mümkün değildir.

Yemek için yaşayanlar, doyuma ulaştıklarında mutlu olamazlar.Yaşamak için yiyenlerin doyumları yemek değil asıl arzuları ayakta kalarak erdemli insan olma olduğundan hep huzurlu ve mutlu olurlar. Erdemli insanlar, başkalarına yardım etmeyi sevenlerdir.

Etrafındaki insanların yüzlerindeki gülümsemeler onun kalbinde de sevgi tohumlarını yeşertir. Kalplere atılan her sevgi tohumu mutlaka bir gün meyvesini verir. Yapılan iyiliğin ilk karşılığı kişinin vicdanen haz almasını ve ferahlamasını sağlar. Doğru eyleme ulaşmak için insanda bulunan her türlü iyi nitelikler erdemdir.Yolda aracında giderken yol kenarında durarak, kaza yapmış birisini araçtan çıkarmak, acil servise ve güvenlik birimlerine olayı bildirmek küçük çabayı gerektir ama yaptığı hareketle erdemli davranışı ortaya koymuş olur.Her iyi davranışımız kişiliğimizin toplumda yansıması olarak belirir.

İnsanın her gayreti milleti için olursa o zaman kişi birey olmaktan çıkar tek başına bir millet olur.Vatan –bayrak –millet ve mukaddesatımız için canlarını feda eden şehitlerimizin gayretleri amaçları milleti için olduklarından dolayı toprağa bedenleri gömülse dahi hep milletin kalplerinde yaşamaktadırlar.

Canlarını feda etme erdemliliğini gösterdiklerinden dolayı yiğitlikleri devamlı hatırlanmaktadır.Belleğe kodlanan ve saklananlar hatırlanır.İnsanlara karşılık beklemeden yardım edenler, mazlumların yanında olanlar, gidecek yeri olmayanlara kapılarını açanların davranışları erdemliliktir. İyilik edenler,iyilik görenlerin akıllarında hep olumlu olarak kalırlar. Günümüzde insanlar yapmış oldukları iyiliklerin karşılığında bir vefa görmediklerinden yakınırlar.Karşıdakinin bunun kıymetini bilmediğini dillendirirler.Bizler iyilikleri karşımızdakilerden teşekkür almak için değil, fıtratımız gereği yapmalıyız. Bizim fıtratımız temizlik,iyilik ve güzellik üzerinedir.Temiz , temiz olmayı; iyi iyi olmayı , güzel güzel olmayı gerektirir. Akrebin yaratılışı gereği fıtratı zehirlemektir.Siz iyilik etseniz de o fıtratı gereği size zehrini enjekte eder.

Erdemli insanlar, akrep gibi etrafındakilere zarar vermezler.Tarihte zalimler olduğu gibi , günümüzde de şuan Suriye’ de Esat rejimi akrepten daha zehirli olup masum çocukları ve mazlumları bombalamakta öldürmekte.Her tarafa zülüm saçmaktalar.

Çoğu ülke yönetimleri ise bu tüyleri ürperten olaylara seyirci kalmaktadırlar. Bizim insanlarımız ise Milli şairimiz Mehmet Akif ERSOY’un şiirinde belirdiği gibi hareket ederek zulme seyirci kalınamayacağını, zalimin yaptığı davranışın kabul edilemeyeceğini bütün dünyaya haykırmaktadır.Mazlumun ve mağdurun yanında yer alarak erdemli toplum ve insan olduğunu tarihte gösterdiği gibi şimdide göstermektedir.

Erdemli insanlar ; -ahlaki olgunluğa sahip kişilik yapısına sahiptirler, -davranışları ile kendinden beklenin daha üzerinde iyilik yapanlardır, – ahlaken yapılması gerekenleri yapan yapılmaması gereken kötü davranışları yapmayanlardır, – karşılık beklemeden iyilik yapanlardır, – yaptığı davranışlar sonucu vicdanı rahat olanlardır, – problem üreten değil çözüm üretenlerdir, – olayları sabırla karşılayanlardır, -canını, malını vatan ve millet için gerektiğinde feda edenlerdir, – yaptığı işleri adaletle yapanlardır, -aile hayatında,iş hayatında ve toplum hayatında sevgi dolu insanlardır, -samimimi , dürüst ve güvenilir insanlardır, -her haksızlığın karşısında dik duranlardır, -iyilikleri ile insan kalplerinde daima hayat bulanlardır. Bilge bir zat genç bir delikanlıya nasihatte bulunuyor; Oğlum! hayatında üç şeyden taviz verme;

1. En iyi yemeği yemekten,

2. En konforlu yatakta uyumaktan,

3. En lüks evde oturmaktan.

Delikanlı “Biz fakiriz, peki ben bunu nasıl gerçekleştireceğim?” deyince, Bilge şöyle cevapladı: – Sadece acıktığında yemek yersen, en iyi yemeği yemiş olursun, – Çok çalışıp yorgun bir vaziyette uyursan, en konforlu yatakta yatmış olursun, – İnsanlara iyi muamele edersen, onların kalbinde yer edersin; böylece de en lüks evde oturmuş olursun.

En iyi ev olan güzel insanların kalplerinde yaşmanız dileği ile Allaha emanet olun, esen kalın.

Sosyolog – Eğitimci Yazar

Mehmet AKSOY